SENİ SEVİYORUM. ÇÜNKÜ;
Seni seviyorum, çünkü her sabah kalktığımda bir günü daha seninle geçirecek olmanın mutluluğunu
yaşatıyorsun bana. Ben güne seninle başlıyorum ve her gün hayatı yeniden keşfediyorum.
Seni
seviyorum, çünkü gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan en parlak renksin sen. Herşey senin
rengini taşıyor ve benim için ancak o zaman anlamlı oluyor.
Seni seviyorum, çünkü soğuk günlerde
içimi ısıtan meltemsin. Sıcak günlerde ise ferahlık veren kuzey rüzgarı. İliklerime işleyerek
esiyorsun.
Seni seviyorum, çünkü herşeyde sen varsın. Nasıl olmayacaksın ki? Sanki sen doğduğumdan
beri içimdeydin. Yüreğimin en derin köşesindeydin. Sanki ortaya çıkmak için beni bekliyordun. Ve ben orada
olduğunu fark edince hakettiğin yere çıkardım seni.
Seni seviyorum, çünkü hep benimlesin.
Seni görmem için yüzüme bakmam gerekmiyor. Gözümü kapatsam ordasın. Gördüğüm her yüz aslında sensin.
Seni
seviyorum, çünkü gözlerinin içindeki binlerce yıldız, gecenin karanlığını delip geçiyor.
Sen bana bakarken ben kendimi yıldızlara bakıyor gibi hissediyorum. O yıldızların parlaklığında
kaybediyorum kendimi. Gözlerim kamaşıyor ama şikayetçi değilim aydınlığından. Güneş
doğmasa, yıldızlar kaybolmasa diyorum, ama biliyorum ki güneşim de sen olacaksın gecenin sonunda.
Bu kez daha parlak, daha aydınlık çıkacaksın karşıma.
Seni seviyorum, çünkü
saçların ellerimin arasında kayıp giderken , dünyadaki cenneti bulmuş gibi hissediyorum kendimi. Cennetin
sahibi sensin ve biliyorum ki sadece izin verdiklerin girebilir o cennete. Ben o cennette kalmaya kararlıyım.
Seni
seviyorum, çünkü her gülümseyişin içime yeniden yaşama sevinci dolduruyor. Her gülümseyişin, karamsarlığı
yıkıyor, umutsuzluğu parçalıyor. Bir çiçek bahçesine çeviriyor çorak dünyayı.
Çiçek
dedim ya, bir çiçek adı verseydim sana papatya olurdun. Açışıyla dünyaya, insanlara baharın geldiğini
müjdeleyen papatya. İddiasız ama güzel. Güzel ama kibirsiz.
Seni seviyorum, çünkü seni sevmeyi, sana dokunmayı,
seni dinlemeyi, sana bakmayı, seni koklamayı, seninle paylaşmayı seviyorum. Seninle birlikte insana
dair ne varsa onları da seviyorum. Seni sevdiğimi anlatmaya çalışırken ne kadar çaresiz olduğumu
da görüyorum. Her sözcükten sonra durup tekrar tekrar düşünüyorum, seni yeterince anlatabildim mi diye.
Biliyorum
ki yetmeyecek, bu kadar sözcükten sonra bile sana sevgimi anlatamamış olacağım. Sözcüklerin bittiği
yerde gözlerime bak. Onlar bu sevgiyi çok daha iyi anlatacaktır sana...
Mehmet Çoşkundeniz...
SEN
Yalnızlıklarımın baş tacı, nedeni SEN.. Demiştin ya, giderken: "Artık sevmiyorum".. Anlamıştım ki ben... Söylememeliydin, çekip gitmeliydin
sessizce, gelişin gibi olmalıydı gidişin de.. Mutlulukla olamazdı belki, gelişin gibi ama yine
de sessiz olmalıydı. Sessiz olmalıydı ki, kalbim bu kadar kırılmasın.. Oysa ben biliyordum...
Sen beni değil, beni hiç sevmedin ki.. Sen, sana aşık gözlerimin sana bakışlarındaki
pırıltıyı sevdin. Sen, adını söyleyişimdeki aşk dolu tınıyı sevdin.
Sen, seninle dolu kalbimi sevdin. Oysa ben biliyordum.
Bir sonbahar gecesi, gökyüzünde
bulutların arkasına saklanmış yıldızlar gibiydi aşkımız. Oysa sen, güneşi
istiyordun, sabah olsun, o gizem kalksın, o aşk bitsin, o pırıltılı yıldızları
saklayan bulutlar yok olsun, herkes görsün istiyordun, istediğini elde etmiş olmanın "haklı" başarısını
göstermek istiyordun. Oysa ben biliyordum..
Yalanların vardı bana, sevginden
çok. Küçük de olsa, yalanlar söylerdin bana. Oysa büyüktü yalanların, anlayamamıştım. Sevgiden bahsederken
yalancıydın sen. Anlayamamıştım, oysa biliyordum..
Gözlerin
ne kadar güzeldi.. Ela gözlerin. Hiç aklımdan çıkmazdı, her gözüme takıldığında, içim ürperirdi.
Hani der ya bi şair, "Felaketim olurdu, ağlardım..." Ne güzel bakardın.. Bilirdim, o bakışlar
bana değildi. Yine de severdim seni, vazgeçemezdim.. Hiç bir zaman benim olmayacaktın ama bana göre sen, her zaman
ve sadece benimdin.. Sevmesen de... Oysa ben biliyordum.
Biliyordum yalanlarını,
sahtekarlıklarını. Biliyordum, her gece baska birisiyle gezdiğini. Biliyordum, sevmeyeceğini, SEVEMEYECEĞİNİ..
Biliyordum, gözlerinin içinii aşkla değil yalanla güldüğünü. Biliyordum, beni sevmediğini. İşte
bu yüzden, sevmediğin için, vazgeçmeliydim senden. Ya vazgeçmeli, ya da ölmeliydim. Oysa biliyordum, ben senden vazgeçemezdim;
VAZGEÇEMEDİM....
|